Pages

9 Ekim 2011 Pazar

tırnağınıbiledoğrudüzgünkesemeyenadam-Kül

Önce şunu aç.

http://soundcloud.com/lucifersam-1/mazzy-star-into-dust

şimdi gözlerini kapa.nefes alışverişin önce sesli olsun.gittikçe sesini düşür soluğunun.sanki almıyormuşçasına.artık nefesini bile duymuyorsun.odan sessiz.dışarıdan gelen konuşma ya da televizyon seslerinden başka ses yok kulaklarında.kendini o kadar hafif hissediyorsun ki sanki altında yatak yokmuş gibi.uçuyorsun sanki.tüy misali.

artık hazırsın.şimdi aklına çocukluğunu getir.böyle parça parça anılar olsun.kendini izle.salıncağa çıkmaya çalışırken, ortalıkta koşup oynarken, topa vururken, resim çizerken, kolluklarla yüzmeye çalışırken, bir böceği görüp seke seke annenin yanına kaçarken, bir sürü bir sürü çikolata ve şeker yiyip karnını ağrıtırken, babanın sana kızdıktan sonra bir kenara çekilip ağlarken, okuldakini ilk günü hatırla, ne kadar korkarsan kork annen yanındaysa başka birşeye ihtiyacın olmadığını hatırla, ağlamanın ne kadar dokunulmaz ve güçlü olduğunu hatırla, başparmağının bu kadar lezzetli olamayacağını hatırla, ilk aşkını hatırla, sevgiyi en saf haliye gördüğünü ve gösterdiğini hatırla, peki karanlıktan annenin kucağına gelirken ki anı hatırlıyor musun? hiçbir gözün bakmaya dayanamadığı ışığı ve annenin kollarındaki yumuşaklığı ki hiçbir yastığın vermediği yumuşaklığı, popona yediğin şaplağı, yürümenin sıkıcı olduğunu ve kucağın harika olduğunu ve aklına gelen bütün iyi ve kötü çocukluk hatıralarını gözünün önüne getir.yüzünde bir gülümseme oluşmasından çekinme ya da gözünde bir gözyaşı...

şimdi de ergenliğini getir aklına.liseye başladığın zamanları.yüzündeki o sivilceleri, çelimsiz vücudunu, arkadaşlarınla yaptığın maçları, ilk sevgilini belkide ya da ilk ciddi düşündüğün kız arkadaşını, paranın değerini, her fikrine karşı olan ile bağırıp çağırarak konuşmanı, topluca derslerden kaçıp bir yerlere gittiğini, ilk öpüşmeni belki de ilk sevişmeni, annen ve baban ile olan kavgalarını, öss'yi, öss'ye kasışını, deliler gibi çalıştığını, müdür yardımcısının odasına gidip azar yemeni, karnende ilk defa '1' görmeyi, felsefe yapmayı öğrendiğini, ilk içki içtiğin günü, egonun yeni yeni oturduğunu, havalı olmaya başladığını ya da pek bilinmeyen ama çok değerli bir insan olduğunu, televizyonda izlediğin mezuniyetlerin gerçek olduğunu ama dımdızlak gittiğini ya da hiç gidemediğini ve bütün iyi ve kötü ergenlik hatıralarını gözünün önüne getir.yüzünde bir gülümseme oluşmasından çekinme ya da gözünde bir gözyaşı...

şimdi de üniversite hayatını düşün.hiç bilmediğin ya da duymadığın bir şehire geldin ya da hep olduğun yerdesin, çok istediğin bir bölümde olduğunu hatırla ya da puan kurbanı olduğunu, bir sürü insan olduğunu, her çeşit insan olduğunu, her türlü ortama girdiğini hatırla, yurttaki ilk gününü hatırla, yurttaki son gününü hatırla, ilk eve çıkışını ve ilk defa kendi isteğinle döşediğin evini ve odanı hatırla, her ay maaş alıyormuş gibi aldığın harçlık ve bursları hatırla ve onları ne pahasına olursa olsun 1 ayda tüketmeye çalıştığını hatırla, ilk sevgilini belkide ya da ilk ciddi düşündüğün kız arkadaşını hatırla, ilk öpüşmeni belki de ilk sevişmeni, ilk gönül koyuşunu ya da ilk aldatılışını, ilk kullanışını ya da ilk kullanılışını, internetten alışveriş yaptığını hatırla, orjinal şeyler alarak marjinal olmaya çalıştığını, dış görünüşe önem vermediğini ama karakterinin taş gibi sağlam olduğunu hatırla ya da iki yüzlü olduğunu ve bukalemun olduğunu hatırla, sınavlara girip çıkmaktan artık yorulduğun günleri hatırla, sevgilinden ayrıldın diye günlerce veya aylarca içtiğini hatırla, eğer sevgilin uzaktaysa onun için gittiğin binlerce kilometreyi hatırla, ona karşı hep düşünceli olduğunu hatırla, eski sevgilisi ne kadar da adamlığın dışına çıkıp erkekliğin değerini bilmeden sevdiğini rahatsız etse de senin o çocuğu anladığını ve onu savunduğun günleri hatırla fakat yine o çocuğun insanlığa sığmadan pusuda bekleyip sevdiğini götürdüğü o günü hatırla, unutma sakın dışarıdakile göstermediğin gözyaşlarını, unutma sakın her büyük mutluluğunu arkadaşlarınla paylaştığın anlarını, hatırlasana hocadan not dilendiğin anları, hocanın sana küçümseyerek baktığını hatırla, herşeyin toz pembe olmadığını, madalyonun iki yüzünün de olduğunu hatırla, fatura diye birşey olduğunu hatırla ve bunun ödenmesi gerektiğini hatırla, popüler olduğunu unuttun mu ya da kendini birilerine ispat etmeye çalıştığını ve bütün iyi ve kötü üniversite hatıralarını gözünün önüne getir.yüzünde bir gülümseme oluşmasından çekinme ya da gözünde bir gözyaşı...

buraya kadar yazdıklarımın bazılarını bende yaşadım.bazılarını geç bazılarını erken.buradan sonrasını ne kadar yazsam içten olur, ne kadar yazsam gerçeği yansıtır bilmem.

bütün bunları düşündükten sonra gözlerini aç ve etrafına bak.düşündüğün şeylerin soyut ama etrafındakilerin somut olduğunu görüyorsun değil mi? sanki yılları bir anda yaşamışsın gibi.belki benim gibi farkındasındır.herkes teker teker gidiyor.tutamıyorsun.korkuyorsun.bir yere, bir insana alışıyorsun fakat gidiyor.ne kadar korkutucu olduğunu farkettin mi benim gibi? zerre gibi gözünün önündekiler.gözünün göremedikleri ise bir dünya.

bir gün hepsi gidecek.bunu durduramayacaksın.sözünü tek geçiremediğin zaman olacak.hepsi kül olup gidecek.elinden birşey gelmeyecek çünkü sen umutsun, sen yeniden başlamak zorunda olansın, sen insansın.son'a kadar...

P.S: Bu yazımı blogumu tek takip eden ve istikarlı olarak yazılarımı okuyan i* arkadaşıma ithafen yazdım.tek okuruma saygılar...

1 yorum:

Dil Pabuç Gibi!