Pages

21 Aralık 2013 Cumartesi

İç Mekan ;)


Hani yatağa yattığında yatak soğuk gelir...
Onun sesini sanki duvarlar almış götürmüş gibi gelir...
Onsuz çok acı çekersin ya, çok...
Etrafında hep onu hatırlatan eşyalar olduğunda ancak evinin tamamlandığını düşünürsün...
O kadar paraya gidip aldığın rahat yatağa onsuz girmek, soğuk bir denize girmek gibi gelir ya...
Yastığa kafanı koyduğunda onun yüzünü görmek istersin...
Uyurken son gördüğün yüz onun ki olsun istersin...
Uyandığında da, güne başlarken seni karşılayanın güneş değil de o olmasını istersin...
O kadar huzurlu uyursun ki, bilirsin uyandığında onun yanı başında olacağını...
Yalnızlık sadece üstünden atman gereken bir yük gibi gelir ya ruhuna...
Düşünceler içine dalarsın ama düşüncelerinin merkezinde bir kişi vardır sadece...
Onu düşününce yüzünde bir gülümseme olur ama boğazın da düğümlenir...
Kendine alışveriş planları yaparsın ama elinde hep ona aldığın hediyeler olur ya...
Onu sürprizlere boğarsın ya...
Onu mutlu etmek için deliler gibi uğraşırsın ve bu sırada kendini unutursun...
Yumurta kıramayan adam, onun için mücver yapar hale gelir...
Onun için zevklerini terk edersin ya..
Ona kavuşmak için hayatını ona yönlendirirsin, düşünmezsin, düşünemezsin...
Her plana onu da dahil edersin ya...
Onun yaptığı her yemek sana Emine Beder'in elinden çıkmış gibi hissettirir ya sana...
Aylaklık yapıp Yemeksepeti'nden istediğin her yemek sana rejim yemeği gibi gelir, sesini çıkaramazsın...
Onun pasaklığı gözüne çarpmaz ya...
Çarparsa da büyük bir zevkle temizlersin ya...
Regl olduklarında Köle İsaura olmak sana hiç koymaz ya...
Onunla sinemaya gittiğinde izlediğin film ne olursa olsun kafanda imdb'nin ilk 250 filmi içine sokarsın ya...
Onunla Fenerbahçe maçına bile gitmek zevk verir...
Sırf Whatsapp için telefon alırsın ya...
Daha ilk maaşını almadan, ilk maaşınla ona büyük bir hediye almanın planlarını yaparsın ya...
Onunla iken daha da şapşal olursun ya...
Onun isminin anlamının değerli bir taş olduğunu öğrendiğinde ve kendi soyadının da Taştan olduğunu hatırlayıp bunların arasında saçma sapan bir bağlantı kurup 5 saniyelik bir mutluluk yaşarsın ve sonraki 5 saniye boyunca bu yaptığından pişman olursun fakat ondan sonra hayatının sonuna kadar o pişmanlığın gider çünkü seviyorsundur ya...
Onun o nazları seni hiç usandırmaz ya...
Kahkaha atarken bilirsin ya tek olmadığını...
Bekarlık, çapkınlık laflarının artık bir gençlik hevesi olduğunu anlamaya başlarsın ya...
Onu görmek için kilometreler, metreler olur ya...
Karlı yollar asfalt olur ya...
Otobüsler uçak olur ya...
Onun isminin geçtiği her planı yaparken sanki kuantum fizikçisi gibi didiklersin ya herşeyi...
Onun ailesi senin de ailen haline gelir ya...
Onunla kalabalıklar, boş alanlar haline gelir ya...
Onunla soğuklar, sıcak hale gelir ya...
Onunla zorlar, kolay hale gelir ya...
Onun bir öpücüğü bütün hastalıklara ilaç olursa...
Onunla yaşlanmayı düşünürsün...
Artık en yakın arkadaşın o olur...
Gözüne kanatları olan bir melek gibi gelir ya...
Onun saçları en güzel yapraklardan daha da kadife gibi gelir ya eline...
Onun vücudu bugüne kadar yapılmış en güzel çay bardağından daha kıvrımlı gibi gelir ya gözüne...
Onun gözleri senin Ay'ın, Güneş'in olur ya...
Onun eli en yumuşak ve sıcak eli olur ya...
Onun yanakları eline değen en yumuşak pamuktan daha yumuşaktır ya...
Onun dudakları en tatlı meyveden daha tatlı olur ya...
Onun güldüğünü gördüğünde kendini dünyanın en güçlü adamı gibi hissedersin ya...
Onu uyurken izlemek, izlediğin en güzel film gibi gelir ya sana...
Aynı filmi hep izlemek istersin...
Hani ona her sarılman sanki çok büyük birşey başarmış gibi bir his verir ya...
Gözlerin her dolduğunda yüzünde şapşal bir gülümseme de olur...
'Aşk' kelimesinin sözlükteki anlamı artık onun ismi olur...
Ondan ayrılmak ölüm gibidir ya fakat...
Ona kavuşmak 'evine kavuşmak' gibidir ya...

Bunların hepsi benim için 'Hayattır', 'Mutluluktur', 'Aşk'tır, 'Yeşim'dir...