Pages

22 Şubat 2009 Pazar

Jamal'ım Jamal'ım aslan Jamal'ım...


'Geçenlerde bi film izledim ve beni çok etkiledi' klişesi ile girmek istemezdm ama artık girmiş bulundum.slumdog millionaire filminden bahsediom tabii ki!!Danny Boyle'ın yeni filmi çook hoş olmuş yaw,uzun zamandır beni böyle etkileyen bi film olmamıştı.film tam anlamıyla süper,özgün senaryosu olsun,oyuncular olsun,soundtrack olsun herşey mükemmel olmuş.Ben zaten Trainspotting ve 28 Days Later manyağı olduumdan dolayı filmi izlemeden 1-0 öndeydi film ama bu avantaja hiç gerek yokmuş.Kesinlikle izleyin,izlemeyen arkadaşları taşla sopayla kovalacaaazzz yoksam!!Bi Jamal olamadık la hiçbirimiz beaa!!!

21 Şubat 2009 Cumartesi

topla tabağı,çanağı...savaşa gidiyoruz!!


bir sınavdan daha çıktım yine ama üzerim kanlı,arkamda yaralı çok.öyle bir sınav ki tam bir çatışma.adamlar o kadar kasmış ki bu çocukların canı acısın diye...zaten okuduğumuz bölüm 6 sene(tus'u hiç saymıyorum),hadi onu da geçtim sene içinde yaz tatilini saymazsak adam akıllı bi tane tatilimiz var ki zaten o tatili 2 hafta yapabilioz(öbür senelerde hiç tatilimiz olmayacak) sen bunun dönüşüne sınav koyuyosun.senin bu yaptığın iş mi be adam?morali bozulan mı dersin,ağlayan mı dersin...benim sınavım iyi gelecek büyük ihtimal ama bu demek değildir ki ben sesimi çıkarmayacağım yapılanlara.o 'ne kadar ego enjekte etsen de hiçbir zaman tatmin olmayacak olan' egoist hocalarımız da bigün çekecek,umarım çoook çekerler hayattan.Bu çatışmadan sağ kurtuldum ama önümde koskocaman bir savaş beni bekliyor...

11 Şubat 2009 Çarşamba

Beni benden alırsan,seni sana bırakmaaaaamm....




insana sorarlar bu güzelliği nereden aldın diye?yaw kardeşim tamam nicole kidman bi yana,liv tyler bi yana ama red alert 3 oynadığımdan beri gözüm senden başkasını görmüyor.zaten seni görünce içimdeki alarm devreye giriyorrr!!!Resimlerinin de yanda bulunduğu bu kişinin ismi Gemma Atkinson ve onun hakkında başka bi phok bilmiyorum ama onu seviyomm:Dçok güzel hatun yaw bi baksanıza şuna.bi kere benim abazan top 10'uma kesin girdin.bu ne güzelliktir yahu!!o gözlerinin rengi sanki maya tapnaklarının saklandığı o ormanların yeşili ya da yozgat yeşili,peki o kıvrımlara ne demeli?o ne endamdır,o nasıl bişeydir üstadlar!?!?gerçi EA yapmış yapacağını,red alert 3 oyun olmaktan çıkmış,çok güzel dişiler var oyunda ama bu başka bi boyut.çok beğendim ben seni,neden bilmiyorum?!annemi,babamı alıp geliyom oralara,seni President Ackerman'dan isteyeceğim(Red Alert 3 oynayanlar anlar).sen okeysen,bende olrayt olarak sana eşlik ederim gülüüüm...

8 Şubat 2009 Pazar

Amanın da aman Deep Purple da gelirmişşş...Abucubucubuuuu


Bu yaz için senenin başından beri içimde iyi hisler vardı.kesinlikler bu yaz metallicadan sonra yine çok büyük bi grup gelecekti.ben umarım iron maiden olur diyordum(belki gelirler bilmiyorum gerçi ammmaaa!!).sonra birde ne göriiim 20 temmuzda onlar geliodu.evet onlar a.q...deep purple.alt grup olarak mor ve ötesi çıksın die bi espri yapmayacağım ama çıkarlarsa şaşmam!!gerçi ritchie blackmore yok ama olsun steve morse var.o da çok iyidir.gerçi ben blackmore'un bir nevi solo olan Blackmore's Night adlı projeyi hiç desteklemiyorum ama adamın deep purple verdikleri tartışılmaz.bu gruptan kmler geçmedi ki...satriani,coverdale,blackmore,lynn turner...şimdiden para biriktirmeye başladık hepimiz,zannediyorum ki kuruçeşme arena bize biraz dar gelebilir.çok zor zamanlarımda when a blind man cries,coştuğumda bi ted the mechanic,arada bi child in time,perfect strangers,hush...neyse gelsinler de bize de görmek nasip olsun

Uyku vs.Bİz


uykum yok ancak uyumam lazım,çünkü sabah işim var,uykum yok ama yarın sınavım var,uykum yok ama sabah kız arkadaşımla buluşup güzel bi kahvaltı yapcaz,uykum yok ama uyumam lazım çünkü polisleri atlatıp malları atlantiğe salmamız lazım ayrıca yengene söyle en sevdiği br bavula koysun ve hazırlansın çünkü sürgün hayatı bizi bekliyor...tamam bu son yazdığım biraz abartı ve senaryovari?! olsa da her zaman yaptığımız konuşma değil midir bunlar ya da bunların türevleri?uykun gelmez ancak uyumak zorundasındır,kendi kendine emir verdiğin yegane zamanlardan biridir.her zaman uyumaktan daha değerli bişeler vardır o vakitler.gerçi uyku ve yatak benim için en değerli şeyler kategorisinde ilk sıralarda yer alır ama bazen gerçekten baş belası olurlar.şu anda bu bahsettiğim zamanlardan bir tanesindeyim ve gerçekten uyumam lazım.saat daha erken aslında ama uyumam lazım ve sabah dinç olmam lazım.neyse ben artık uyuyayım...............................sçarım ulan büle işe,aç şu bilgsyarı!!

4 Şubat 2009 Çarşamba

Ne kadar güzelsin sen Dıriiiim Titırr


her moduma göre bi şarkılarını buluyorum yaw.yani şimdiden bence efsaneler arasına girmiş bir grup.pink floyd+metallica=dream theater diye formül üretenler var.güzel formül ben tuttum doğrusu.ulan komşular olmasa hoperlörü sonuna kadar açıp deliler gibi under a glass moon(score version)dinlemek istiyorum.hala bu grubu dinlememiş densizler varsa aranızda,dinleyin hüleeyynn!!

3 Şubat 2009 Salı

İkili Delilik-Bu kadın ömrümden ömür çaldı şerefsizim!!


Cesur ve Güzel ve Yalan Rüzgarı.Bu iki dizinin hepimizin hayatında bi yeri vardır,en azından benim var.hemde hiç unutamıyorum o günleri.gençliğimi soldurdu bu iki salak dizi.dizilerin konusu aynı ve şöyle:bu ona veriyor,diğeri bunu öğrenip intikam olarak başkasına veriyor.sonra annesi durumu duyunca gidiyor konuşmaya fakat o da veriyor.en sonunda hepsi uşağa veriyor!!!Bu iki dizinin hayatımda en fazla küçüklük zamanlarımda beni yerden yere vurduğunu söylemem gerek.şimdi size gençliğimden küçük bir anı yaşatmaya çalışacam

Arkadaşlar:Onur hadi lan gidek bakkaldan calippo alak!!

Onur:Olum bende para yok lan,anneme söyleyeyim de yukarıdan mandala tutuşturup atsın...ANNEEE!!!

Annem:...
Onur:ANNEEEEEEEEEEEE!!!!!
Annem:...
Onur:Annem bakmıyo la,ben yukarı çıkıp alacam,beni bekleyin heaa.Bu arada bu cuma günü kıyamet günüymüş la,emre abi söyledi!!!
Arkadaşlar:Hayır olum pazartesiymiş çünkü haftanın ilk günü ya o bakımdan
Onur:HEAAAA!!!
YUKARI ÇIKILIR
TV:dını nı nı nınını nııııı dını nı nı naa nı nı naaa nı nı naaa naaaaaaaaaaa(cesur ve güzel jenerik müziği:D)
Onur:Anne bana biraz para versene,arkadaşlarla dondurma alcazzz
Annem:...
TV:-Gız Brooke,la söylemesi ayıp geçen Ridge bana kaydı biliyon mu?
TV:-Harbi mi bacım?Geçen hafta da bana kaydı köpoğluuu!!
Onur:Anne hadi ama!!!
Annem:Sus hele!!
Onur:Anne arkadaşlar bekliyor
Annem:Reklama girsin öyle
Onur:Ne zaman girer?
Annem:Birazdan
52 DAKKA SONRA PARAYI G.T ZORUYLA ALAN ONUR AŞŞAYA İNER
Onur:Aldım la hadi gidek.Ben portakallı alacam,benden başka portakallı alanı mikermmm
Arkadaşlar:Biz yedik la dondurmayı,gel kurbağa yakaladık bacağını kesip salacazz
Onur:sitttirin gidin lan ipneler!!!

Tamam sonundaki sövmeyi biraz abartmış olabilirim ama içimdeki en güzel duygularla onlara gerizekalı etiketini yapıştırmıştım.bu yazıyı neden yazdığımı merak edenler için söyleyeyim:Cesur ve Güzel geri dönmüş.Tekrardan başlamış hatta kanaltürkte de oynuyor.Haberiniz ola!!!

1 Şubat 2009 Pazar

Hay ben böle işin....


Ulan zaten senede adam gibi bir tatilimiz var,adamlar tatil sonrası 81 notluk komite sınavı yapıyorlar.Bilgisayarda sayısız dinlenecek müzik,izlenecek dizi ve film,oynanacak Fallout 3,GTA 4,Mirror's Edge...Böyle bir ortamda benden ders çalışmamı bekleyen ve ders çalışmaya zorlayan beyni mikiim!!!Sçacam tıbbıyesine heaaaaa!!!

Jack White Derlemeleri





The White Stripes B-Side Collection adlı albümü tekrar tekrar dinlerken,bir kadın ve bir erkeğin ilk defa bu kadar uyumlu olarak bir iş çıkarmaları gerçekten ayakta alkışlanacak bir olay.Meg White ve Jack White ikilisinin kurduğu grup tam bir müzik ziyafeti sunuyor seyircilere.İlla iyi bir müzik yapmak için 5-6 kişilik bir grup olmanıza gerek olmadığını gözümüze soka soka gösteriyorlar.Her ne kadar kardeş olduklarını iddaa etselerde hala aralarında ne bağ olduğu tartışılır.Yaklaşık 4 senedir dinliyorum bu grubu.En iyi albümleri çoğu kişiye göre Elephant olsa da bence White Blood Cells albümü 1 numaradır.Tamam metal dinliyoruz ama arada alternative dinlemek lazım ve alternative deyince,alternative'in içine ben rock müziği de alırım.Radiohead ve Dredg'den sonra The White Stripes'ı her zaman bir kaçış müziği olarak görmüşümdür.Şiddetle tavsiye edilir.Özellikle konser kayıtları...

En Kötü Düşmanım

altta bahsi geçen arkadaşlarımın çoğunu çok seviyorum,yazdıklarım sadece onlar hakkında kafama takılanlar.Başında yıldızla başlayan dörtlükle bir sonraki dörtlük birlikte 1 kişiyi anlatmaktadır

Etrafımdaki herkes çok dertli
Kimsenin çözüm üretmeye yok mecali
Aşık Onur der ki:"Gel bi kağıt kalem alalım
Sizin değil bari benim sıkıntıları yazalım"

Bu şehre geldiğimden beri insanların yüzleri farklı
Bir gün güleç,bir gün ağlamaklı
Gelen herkes buradan birşeyler beklemiş
Onları değiştiren ise çaresiz bekleyiş

*Geçenlerde arkadaşın birinden DVD aldım
Ama kendisini bulamadığım için soluğu başkasının yanında aldım
DVD'yi teslim alan çocuk kaybedince
Tripler bi o yandan bi bu yandan geldi yüzüme

Sen DVD'ni istedin,biz getirdik
Ama fakülteye gelseydin biz sana verirdik
Tam memlekete gideceğim gün acele istemeyi bilirsin
Birazda insanın halinden anla ulan Muhsin

Simavlı yaptığın olay mertliğe sığmadı
Emanete ihanet lügatımızda yazmazdı
Neyse ki yerine koyulacak birşeydi
Dostluğumuza hiç zarar vermedi

*Bi iki mesajlaşmadan sonra iyi bi kız arkadaş edindik dedik
Üst devremsin diye daha bi olgun olursun zannettik
Ama kendi kendine gelin güvey oldun
Sonunda nazın çekilmedi,selamımıza cevap vermekten kaçar oldun

Aynaya bakıp da üzülmekten korkan biri olarak
Kendi kendine bişeler yapmaya çalışarak
Benim aklımı çözdüğünü zannettin
Bende sana bakacak göz var mı Elazığlı Muhittin?

Bu yıl senle bugün başladı diye kompleks bi cümle kurdun
Ulan Ömer hangi ara bunu kafanda kurdun
Çok pis bi satıcısın ama yine de çok seviyom seni
Bi ara bişiler yapak dion ama hala hep satıyon beni

Hala çocuksun çok belli
Yakın arkadaşımsın ama bu yetmez değil mi?
Biraz daha olgunlaş dostum,bu şehir çok yeni
Daha 4.5 senemiz var a.q,dostluk bize gerekli

*2.sefer içimde bu iş olacak hissi vardı
Davranışların beni yanıltmadı
Ama sonra çok şikayet etmeye başladın
Hep sorunu bende buldun,sen hatasız mıydın?

Neyse dedik,şikayetlerini dinledik
Hepsine bi çözüm getirdik
Bu ilişki yürümüyor sanki demekle şaka yaptığını savunuyorsun
Ulan sen benle t.şşk mı geçiyosun?

Torpilin var diye oda arkadaşımı kovdurdun
Yabancısın diye yardımımızı yüzümüze vurdun
O Zeki Müren konuşmanın altında ne yatıyo bi ben bilirim
İki yüzlü çocuğun tekiymişsin bi tek bunu söylerim

Burada anlatmadığım daha çok şey var aklımda
Bu şiirin gelir belki devamı yakında
Kişiler ve Kurumlar tamamen gerçektir
Hayal olsa ne yazar hepsi bana derttir

Beni böyle sinirli yapan siz değilsiniz
Beni böyle mutsuz yapan siz değilsiniz
O benim en büyük düşmanım
O maalesef benim sefil yaşamım...

Everything Is Illuminated


Başrollerini Eugene Hütz(Gogol Bordello'nun vokalisti) ve Elijah Wood'un paylaştığı Everything is İlluminated 2005 yapımı.Yönetmen ise filmlerden tanıdığımız Liev Schreiber.Film Jonathan Safran Foer'in romanından uyarlanma ve konusu şöyle;Ukrayna'daki Trachimbrod bölgesine gitmek isteyen bir Amerikalının ve ona rehberlik eden Alex,büyükbabası ve köpeğinin başından geçenleri anlatıyor.Filmin müziklerini Gogol Bordello ve Devotchka ortak yapmıştır.Devotchka'nın "How It Ends" şarkısı fragmanda kullanılmış ve birkaç ödüle layık görülmüşlerdir.Aynı grup ayrıca "Little Miss Sunshine" filminin soundtracklarini hazırlamış ve Grammy ödüllerinde "En iyi Soundtrack" kategorisinde adaylığa bile hak kazanmışlardır.Filmin ilk yarısı gerçekten komik fakat ikinci yarısı hüzünlü ve trajik.Yönetmenin ilk ve tek filmi olsada gerçekten çok iyi bir iş çıkarmış.Kullandıkları bölgeler gerçekten çok güzel,ucu bucağı olmayan arazileri çok iyi kullanmış.Film çok eğlenceli,çok seri ve hoş ilerliyor.Hiç sıkmıyor ancak sonlara doğru biraz dikkatli izlemeniz gerekiyor çünkü ne olduğunu film açıklamıyor,sizden anlamınızı bekliyor.Bu filmde Eugene Hütz'ün oyunculuğuna ayrı bir sayfa açmamız lazım.Gerçekten çok iyi oynamış,kendinden hiç beklenmediği kadar iyi oynamış.Filmi herkesin izlemesi gerekir,tamamen tavsiye edilir.Filmde 2.Dünya Savaşında Yahudilere yapılan zulmün tekrar konu edilmiş olduğunu söylemeyi unutmayalım. 8/10

Bir Metallica İleri,Yüz Onur Geri


biraz geç oldu sanırım bu hikayeyi yazmam ama başlıca 2 nedeni var şimdi yazmamın.birincisi;blog yeni,ikincisi;bu yaz manyak bi konser daha olduğunun haberi.haberiniz var mı bilmiyorum ama 20 temmuz 2009'ta Deep Purple Türkiyeye geliyor.Neyse bu yazı benim metallica konseri öncesi ve konser sırasında olanları anlatacak.Zar zor biriktirdiğim parayla bindiğim İstanbul otobüsünde deliler gibi Metallica dinlerken başıma böyle şeyler geleceğini hiç tahmin etmemiştim,ama deliler gibi eğlendiğimi de atlamamak lazım.neyse 24 temmuz akşamından başlayalım.İstanbula gittiğimde her zaman görüştüğüm 5-6 arkadaşımla,arkadaşın evinde "tadından doyulmaz ölümcül 3'lü"(rakı-balık-meze) akşamı yaptık ama tabii ki beni tanıyanlar bilir eğer sevdiğim bişe varsa ortamda,sevgimi biraz abartarak gösteririm.Örnek olarakta o gece 9 duble rakı içip ortalığı dağıttım gerçeğini verebilirim.Tabii o akşam ben yaptığım şeylerin bana geri döneceğini hesaba katmadan,ver coşkuyu ver coşkuyu nidaları ile eğlenirken bir bakmışım sabah olmuş.aynen böyle!!Bi baktım sabah,aradaki herşey kayıp.neyse o aradaki olayları geçelim.Sabah inanılmaz bi baş ağrısı olduğu ve üstündekilerin değişmiş,altında bir mayo olduğu ve mayonun altında hiç bişe olmadığı ama asıl enteresan olanı o mayoyu giydiğini hatırlamamanın ne demek olduğunu düşünsene!Tabii midem çok ama çok kötü olduğundan dolayı hızlı bir istirahat ve kısa süreli bi diyet lazım değil mi?Ama bunlar bizi bozar mantığı ile 25 temmuz akşamına doğru konsere birlikte gideceğim kuzenim(kaan) ve arkadaşı(kutlu) ile kadıköy iskelesinde buluştuk.Tabii benim halim perişan.Elim ayağım tutmuyor,babaannemin yaptığı yoğurtlu bi çorba ile duruyorum(ulan hep yapar babaannem şu çorbayı,ismini bi sormayı akıl etmiyorum yaw).Neyse biraz bi pub'da oturduktan sonra rex sinemasının oradaki Teachers adlı mekana gidip geceledikten sonra bi balık ekmek keyfi ile birlikte kuzenin boş evine doğru yola koyulduk.Sabah saat 8'e kadar içmeye devam ettikten sonra aynen yatışşşş...Sabah kalktığımda karnımda sanki bi Alien olduğu hissi ve bu hissin ne zaman geçeceğine dair düşünceler ile birlikte kalkıp evin yolunu tutmak.Ahh ne kötü bi acıdır o.Eve gidince son sürat bi duş ve yine yoğurtlu çorba ile yatışşş...Kalktığımda akşam için hazırlık yapmıştım ama ne göreyim!!!Metallica(ride the lightning) t-shirtüm yoktu.Bavulun altını üstüne getirmeme rağmen bulamadım.Adana'da unutmuşum.Zaten uzun sakalımı kestiğim için ayrı bi sinirliydim.Ayrıca bu karın ağrısı ve t-shirt beni deli etmeye yetti.Neyse Göztepeden Bostancıya bizimkilerle buluşmaya gidildi.Akşam ise planlandığı gibi gece 2-3 gibi stadın oraya gidip orada sabahlama düşüncesi.Kaan ve Kutlu ile buluştuğumda plan aynen böyleydi.Benim kafama hiç yatmayan bi plan olmasına rağmen aynen böyle yapacaktık ki Kutlunun pencereden dışarı bakıp "Hassttrr yağmur yağıo lean" demesi ile planda bir değişiklik yapıldı.Plan gece İstiklal'e gidip orada bi barda geceyi geçirmek,saat sabah 5 gibi stada gitmekti.Aynen öyle oldu.İstiklal'deki ziraat'ın önündeki sokakta bi bara gittik ama tıka basa doluydu,bizde güzel bi yerler aramaya başladık.Gezerkene bi yerlerden bangır bangır "Woman from Tokyo"(tam hatırlamıyorum) çalıyordu.Şarkının çaldığı yere gittiğimizde 3 tane kızın işlettiği bi bar çıktı karşımıza.Bizde bizden bekleneni yapıp "eyi eyi" nidaları ile içeri girdik.İlk çaldıkları parçalar güzel olmasına karşın daha sonra disco partizani ve türevlerini çalmaya başlayınca tadımız kaçtı ve muhabbete daldık.Bu arada tuvaletin yanında 2 tane beyaz önlüklü hatunun ne yaptığını anlamadım ben hala.Çok tırsmıştım onlardan yaw.Neyse saat 5.30 civarı taksi ile Yüce Ali Sami Yen stadına gidildi.Stada gittiğimizde çok dolu olmasa da yine de kalabalıktı.Herkes karton kutuların üstünde yatmış uyuyordu.Artık midemin tamamen yok olduğuna veya başka birşeye dönüştüğüne inanmaya başlamıştım.Allahtan tıp öğrencisiyim,kendime bakmam lazım.Bari kötüsün .mına koyam niye hala içiyon dediğinizi duyar gibiyim ama işte oradan sölemek kolay a.q:Dneyse bi köşeye oturduğumuzda yanımıza değişik bi şivesi olan,dışarıdan hiç metal müzik dinlememiş birine benziyen biriyle muhabbete başladık.Meğer adam tam bir Metallica manyağımış.Bileti ilk çıktığında aldığını söylüyordu durmadan.Kutluyla bayaa bi muhabbete dalarken,ben ve kaan konserin çok güzel olacağını konuşuyorduk.Güneş kendini yavaş yavaş kendini gösterdiği dakikalarda biz elemanın yanından ayrılıp,stadın duvarları altında bi kutu bulup oturduk.sonra uyumamak için muhabbet etmeye başladık ama ben kendimi gerçekten çok kötü hissediyordum ve çok yorgun düşmüştüm ama hayatında kaç kere metallicayı görebilirdin ki?neyse doğal ihtiyaçlardan dolayı ben onlardan ayrıldım ve çevredeki yerlerdeki wc'lere girip çıkıyordum ama hepsinin birşeyi hep aynıydı,deli gibi doluydu.nereye girsem deli gibi doluydu.neyse aradan o ihtiyacı da çıkardık ve bi poğaça alarak onların yanına geri döndüm.aynı nedenle onlarda benden ayrıldılar ve ben tek kaldım.millet akın akın geliyordu stada.kaan ve kutlu geri dönerken yanlarında bi genci de getirdiler.lise 2. sınıfa giden bi çocuktu ve sahne önü bileti vardı.bize metallicayı ne kadar çok sevdiğini,bu bileti alana kadar çok çektiğini falan anlattı.stadın içine girene kadar bizleydi.hatta bizim 2 biramızı bile içti.ben yorgunluktan çok bitap düşmüştüm ve bi yarım saat uyumuşum.uyandığımda herşeyin aynı olduğunu görmek ve konsere daha saatler olduğunu bilmek gerçekten çok kötü bi duyguydu.stadın dışı gittikçe kalabalıklaşıyordu.bizde tam yer değiştirecekken benim Adanadan bi arkadaşıma rastladım.Geleceğini sölemişti ama sonra hiç görüşememiştik.Hikayenin bu kısmı biraz önemli.İleride bu arkadaşım çok işe yarayacak.neyse devam edelim.Ali Sami Yen stadına gidenler bilirler,giriş kapılarının yan taraflarına büle kırmızı direklerin çevrelediği küçük bi alan var.hemen giriş kapılarının yanında.bizde bi 2-3 saate alırlar düşüncesi ile o küçücük yere girdik.Tabii biz girdikten sonra etrafımız doldu ve hangi nedenle olursa olsun oradan çıkamayacaktık.Tabii ben kendimi hala çok kötü hissediyordum.Artık içmeye bi son verip kapıların açılmasını bekliyorduk.yaklaşık 5.5 saat biz o küücük yerde durduk.tabii o parmaklıların üstünde oturan çocuklar da vardı.bizim yanımızdaki elemanda çıkınca biraz daha rahatladık ama o kadar kalabalıktı ki hemen gidenin yeri doluyordu.kaan ve kutlu içmeye devam ederken ve ben kıvranırken yandaki bi çocuğun bize söylediği şey beni tedirgin etti ve başıma gelecekleri birden gözümün önünden geçirdim.çocuk acaip işeyesim geldi,şuradaki su şişesini verir misin dedi.bizde verdik ve çocuk milletin ortasında şişeye işedi,dışına da yarısını taşıdı ve önümüzde attı.tabii başka yere atamazdı çünkü her taraf insan doluydu.tabii bizimkilerinde ihtiyacı gelince aynı şeyi yaptılar ve etrafımızdaki herkes öyle yaptı ve önümüz tam bi işemik duvarına döndü.tabii son 2 kişi şişe kalmayınca duvara işedi ve bizim durduğumuz yeri ağır bi işemik kokusu aldı.ulan zaten kötüyüm bi de üstüne bu tam beni felç etti.artık sinirlerim bozulmaya başlamıştı.herkes 1 saat sonra veya yarım saat sonra içeri alacaklar diye söylenti yayıyordu.karşıdan tv bizi çekiyordu.hatta o sinirli halim tv'ye de yansımış bunu da dipnot olarak geçeyim:)zaten sıkışık olduğumuz yere biri yabancı 2 kişi daha geldi.görevlilerden birinin tanıdığıydı bunlar ve önümüzden zorlanarak geçerek kapının önüne geldiler.tabii çok sinirlenmiştik.artık elemanlar kapıları açmaları için kapılara vuruyordu.o kadar sinirlenmiştim ki bulunduğum duruma birde "sttr et metallicayı yaw ben gidiom,yoksa leşim çıkacak buradan a.q" bağırışlarını ekliyordum.lütfen diyordum şu kapıyı açsınlar,lütfen diye yalvarırken birden turuncu tulum giyen elemanlar kalabalığı yararak kapıların önüne geldiler.saat 15.20'yi gösteriyordu ve birazdan alacaz diyorlardı.saat 16.00 civarı kapılar açıldı ve inanılmaz bi izdiham yaşandı.herkes birbirini ittiriyordu.bende çocuğun birini kenara ittirdim,çocuğun ayağını biraz yerden kesmekle birlikte,çocuğu düşürdüm yere.o kadar manyaklaştım a.q.Çocuğa girişmem an meselesiydi ama baktım önüm boş hemen aramadan geçtim,biletimi gösterdim ve içeri girdim.içeri girdiğim o anı unutamıyordum.koskoca bi yer,hava çok güzel,tam bi konser havası ve tam bir metal seyircisi.Kaan'ın bileti sahne önüydü ayrıca yengem de(Kaan'ın annesi) gelecekti konsere.onunda bileti sahne önüydü.Kutlu ile benimki saha içiydi ama önceden girdiğimiz için stada sahanın en önüne gittik.yengem daha sonra gelip kaanla buluşacaktı ve sonra gireceklerdi içeri.tabii bizi iki sürpriz bekliyordu.ben yanıma peşin para almamıştım.son 4 ayda biriktirdiğim para bankamatik kartımdaydı ama bankamatik kartım bende değildi.kart kaandaydı ve kaan dışarıdaydı.kaan'ı aradığımızda kutlunun cebinden bir müzik sesi duyuldu.kaan'ın telefonu bizde kalmıştı.olaylar iyice sapa sarıyordu.yanımızda çok az miktarda para vardı ve zaten biz o paranın birazını konser alanına girdiğimizde bira aldığımzda verdik ama o zaman bankamatik kartının kaanda kaldığını bilmiyorduk.Deli gibi açtık,ayrıca çok susamıştık.elimizdeki para anca bu geceki su ihtiyacımıza yeterdi.benim sinirlerim çok ama çok bozulmuştu.kendimi hiç iyi hissetmiyordum.ayrıca çok yorgunduk ve konser alanı o kadar çabuk doldu ki yere çömecek yer bile olmuyordu.güneş bizi yakıyordu hatta yakmakla kalmıyor gözümüzü bile açtırmıyordu,tam karşımızdaydı.2 saat boyunca muhabbet etmemiz gerekti.2 saati geçirmemiz gerekti.etrafa baka baka,konuşa konuşa zaman geçerken yengemden bi mesaj geldi kaanın telefonuna "oğlum ben geldim siz neredesiniz?".biz tamamen unutmuştuk yengemi.kaanın telefonu bizdeydi,o kaanı nasıl bulacaktı.Yengemin telefonundaki bi sorundan dolayı arayıp konuşamıyorduk.sadece mesaj atabiliyorduk.kutlunun telefonunun şarjı zaten bitmek üzereydi ama benim ki tamdı.yengeme bikaç mesaj sonunda olayı özetledik.ona kaanın başlarda olduğunu,daha içeri girmediğini söyledik.konser başlamaya yaklaştıkça yengemden bulduk mesajını bekliyorduk ama yengem hep bize bulamadım,nerede tarzında mesajlar atıyordu.tam bir kabus gibiydi.dışarı da çıkamıyoduk çünkü arkamda binlerce kişi var.en önde olduğumuz için sahne önüne de parmak üçlarımız ile bakıyorduk belki kaan girmiştir içeri diye ama hiç bi yerde görünmüyordu.yengem hala nerede bu çocuk gibi mesajlar atıyordu ve bizde onun nerede olduğunu tarif ediyorduk.sanırım bu vesile ile yaklaşık 20 mesaj falan çekmişimdir belki daha fazla.saat 18.00'ı geçerken sahneye Sword grubu çıkıyordu ve yavaş yavaş konser başlıyordu ama bizimkiler hala dışarıdaydı.Yengem,kaan'ı bulamadım belki içeri girmiştir,bende içeri giriyorum diyip o ara içeri girdi.bizde umarım birbirleri bulurlar diye ümit ediyorduk.O anda telefonuma bi mesaj daha geldi ama bu mesaj yengemden değildi.girişte gördüğüm Adana'dan olan arkadaşımdandı."Kuzenin seni efes standının orada bekliyor".Mesaj aynen buydu.Birden kutluyla ikimiz sevindik çünkü ikiside içerideydi.yengeme efes standında gitmesini mesaj olarak yazdığımda olaylara bi aksilik daha eklendi.telefon o kadar mesaj attıktan sonra kafayı yedi ve mesajlar gitmemeye başladı.iletim raporları gelmiyordu,hata veriyordu.artık psikopatlaşma noktasına varmıştım.deli gibi ağrıyan karnıma,yorgunluğuma,açlığıma,paralı parasızlığıma,susuzluğuma birde telefon eklenmişti.En sonunda mesaj gitti ama yengem efes standının orada kimseyi bulamadığını söyledi.tam bi kabustu yaşadıklarımız ama biraz rahatlamıştık çünkü ikiside içerideydi ve sahne önünde sittin seni bulurlardı birbirlerini.daha sonra ben öle etrafı süzerken birden şöyle bi 15-20 metre ilerimden kaan geçti.etrafa bakınıyordu.bağırdım,ellerimi salladım ama bi poka yaramadı.adam görmüyordu.bi 5 dakka sonra aynı şekilde yengemi gördüm.ulan birbirlerini arıyorlar ama bulamıyorlar a.q die düşünürken telefonuma bi mesaj daha geldi:"kaanı buldum."Sonunda huzura eriyorduk ve konserin tadını çıkarmaya başlıyorduk.Sword geldiğinde ben pek hevesli değildim ama grubu beğenmiştim.İnanımlaz bi kalabalık vardı yani bi adım atmak bile imkansızdı.durduğun yerde sağa sola kayıp eğlenmen lazımdı.ayrıca arkadan milleti yarıp ön tarafa geçmeye çalışanların yaptığı şerefsizlik,bu şerefsizliğe arkadan milleti itenlerin şerefsizliği eklenince iş çığrından çıkmıştı.pentegram sahneye çıktığında bu ipnelik doruk noktasına çıkmıştı.bikaç tane götoolanının yaptığı ipneliklerden dolayı herkes yere düşüyor,birbirlerini eziyorlardı.bizzat ben bile ayıptır sülemesi bi kızın belki de ileride yaşayacağı bi tecrübeyi o anda yaşamasını sağladım.tabii ki istemeyerek,kendiside söyledi ve ayrıca deli gibi arka tarafa sövdü.yaşı küçüktü ama çok büyük laflar çıkıyordu ağzından.bayaa takdir etmiştim kızı yaw,ii sövdü valla.namus,ana hiç bişe bırakmadı elemanlarda ama o p.çler sonuna kadar hakettiler.daha sonra Pantera'dan Rex Brown ve Phil Anselmonunda içinde bulunduğu Down adlı grup sahneye çıktı.pogolar havada uçuşuyordu ve ittirmeler iyice artmıştı.kutlu buna dayanamadı.zaten susuzluktan ağzımız kurumuştu,bağırmaya takatim yoktu.en sonunda en önden çıktık ve kenarlara doğru gittik.Ayaklarım deliler gibi sızlıyordu.çok ama çok yorgundum.hiç bu kadar yorgun hissetmemiştim kendimi.en sonunda kenarda bi bira fıçısı buldum ve oturdum.o kadar mutluydum ki oturduğuma ama beni daha mutlu edecek şey tam yanımdaydı.yanı başımda su satılan stand vardı.ahhhh o mutluluk...daha sonra Down sahneyi terk ettikten sonra sıra Metallica'nındı.saat 9'da çıkmaları lazımdı.Bekledik,bekledik gelmediler.Tribünlerde inanılmaz bi meksika dalgası vardı.çok etkileyici bi seyirci vardı alanda.yaklaşık 1 saat 15 dakka bi gecikme ile birlikte Metallica sahnedeydi.Birden ışıklar kapandı ve intro yavaştan yavaştan giriyordu.İlk önce Lars göründü,sonra Robert ve Kirk.En sonunda James göründü ve Creeping Death ile başladılar.Konser muhteşemdi onu söylemem lazım.Gerçekten seyirci inanılmazdı.Önümdeki yaşlı amca bile lepper messiah'ı ezbere biliodu.gerçi o bilmeyecekte ben bi bilecem ama yine de seyircinin ne kadar kaliteli olduğunu belirtmek lazım.tek kusur bence çok çocuk vardı.yani lise 1-2 çağında çok çocuk vardı.hepsi köseydi a.q.bu konuda canım bayaa sıkılmıştı ama yine de seyirci seyircidir.Midem iflas etmişti onun farkındaydım çünkü ne açlık hissi ne de ağrı hissediyordum artık.Konserin sonunda da aksilikler bırakmadı bizi.Konser bittiğinde hemen sahne önüne gidip kaanla yengemi alalım dedik ama onlar diğer taraftan çıkmışlar.telefonla yengeme mesaj atalım diyecekken benim telefonun şarjının çok az kaldığını gördük.hemen bi mesaj attık ve gelen cevapta "kokoreççinin oradayız" yazıyordu.ondan sonra telefon kapandı.iyi hoşta kokoreççi nerede a.q.yaklaşık 20 dakika onları aradık ama bulamadık.En sonunda GS megastore'un önüne biraz oturdum ve kutluya biraz dinlenelim dedim.kafamı bi kaldırdım ve ileride yengemle kaanı gördüm.bu ikinci kez oluyordu.hemen yanlarına gittik.yengeme selam verirken birşeyi farkettim.Sesim kaybolmuştu.kısılmamıştı bildiğin kaybolmuştu a.q.Taksiye atlayıp karşı tarafa geçerken Güngörendeki bombalı saldırı duyunca bütün keyfimiz kaçtı.Takside konserin kritiğini yaparken sonunda bittiği için çok mutlu olduğumu farkettim.Konser alanına girerken sarf ettiğim sözlerin kızgınlık anında söylendiğini düşündüm ama gerçekten çok şey atlatmıştım.Burada yaşadıklarımın %70'ini anlattım.anlatmadığım daha çok şey var.Gerçekten bi kabus gibiydi ama tekrar tekrar görmek istediğim bi kabustu.O gün sadece 1 poğaça yemiştim.24 saattir sadece 1 poğaça ile duruyordum ama içtiklerim açlığımı bastıtıyordu.Daha sonra Göztepede indikten sonra başka bi taksiyle eve gittim.Kapıyı açtığımda babaannemin uyanık olduğunu gördüm.Hemen aklıma ilk gelen şeyi söyledim babaanneme:Yemek!!!Hemen dolaptaki zeytinyağlı dolmayı çıkardı bi tepsiye ve yanına da çok hoş kokan ve kokusunun çok tanıdık olduğu birşey koydu.Koyduğu şey ise hala adını bilmediğim yoğurtlu çorbaydı...