Pages

18 Kasım 2009 Çarşamba

Tırnağını Bile Doğru Düzgün Kesemeyen Adamın Maceraları-3


"lanet olsun lan bu derslere,hiç bitmiyor bunlar.bunlar olmadan birgün bile geçmiyor.hani biz hayatta özgürdük?ulan bu kadar emir aldığımı görmedim.emiri aldığım merci de dersler.ağızları yok ama çok pis emir veriyorlar.'çalış,çalış,çalış...'bu kadar dominant oldukları bir gerçek!"

çaresizliğinden bunları düşünüyordu çünkü bu sınav çok önemliydi ve başarı oranı çok düşüktü.onun istediği 60 veya üstüydü ama 300 sayfadan fazla not vardı ve o daha yeni çalışmaya başlamıştı.kaldı ki bu komite 'enfeksiyon'du.kendi bile enfekte olmuştu...

uyumamak için kendini zor tutuyordu,sabahları alarmı kuruyor sonra uyanıor,alarmı kapatıyor sonra tekrar uyuyordu.çok yaratıcıydı çünkü alarmları hep bi 10 dakka sonrasına kuruyordu ki sürekli çalsın ve uyansın.o 10 dakkalar birleşip 120 dakka olunca da öğleden sonra ki derslere anca yetişiyordu.2 senedir hep sorumsuz olarak baktığı kişilere dönüşmüştü.onu gören herkes arada sırada okula gelmesini,okula gelmenin iyi olduğunu tembihliyordu.espriydi tabi ama gerçek yanı acıydı.eskiden çok planlı ve programlıydı.onun tek sorunu uykuydu.nedendir bilinmez ne kadar çok uyusa bile hep uykusu gelirdi.derslerde eskiden not alan adam şimdi derste ya müzik dinliyordu ya da müzik dinleyerek uyuyordu.bunun bi sonu olmalıydı...

sevgilisi ile arası çok iyiydi.hatta mükemmeldi.birbirlerini seviyorlardı ama onda birşey vardı.sanki herşey yalandı.tmm onu istiyordu ama onun istediği tam olarak bu değildi.o alternatif bir kız istiyordu.farklı birini istiyordu.öyle birini bulsa hemen onu hayatının meleği ilan edecekti.sanki bununla yetinmeye çalışıordu ama ona gerçekten çok değer veriodu.onun üzülmesini istemiyordu.etrafındaki herkes çift olmuş,o tekil kalmak istemiyordu.korkuyordu...ama o istisnasız bir rocker ya da metal ya da punk ya da ya da ya da(seinfeld aklıma geldi:D).farklı biri istiyordu çünkü o kendisinin de farklı olduğuna inanıyordu.arkadaşlarına gösterdiği yüzü farklıydı onun.çok büyük bir hayal gücü ve o hayal gücünün merkezinde aradığı dişi duruyordu.onu arıyordu ve hala arıyor...onu bulduğunda anlayacaktır umarım.belki de bulmuştur...

sevgilisi demişken onu çok özlüyordu,gerçekten yanında istiyordu çünkü kendini burada yanlnz hissediordu.burası,bu fakülte,bu şehir çok farklıydı kendisi için.birsürü arkadaşı vardı ama kendisine gerçekten arkadaş gibi yaklaşan 3-4 kişi vardı.hatırı sorulmazdı.organizasyonlara çağrılmazdı.hele hele dışarı çıkmaya hiç çağırmazdı kimseler ama o böyle bir ortama hiç girmemişti.o okulun hep en popüler grubu içinde olurdu ve gerçekten herkes onunla tanışmak isterdi.sağlam olan elemandı o.planları yapan eleman ve planları yaptırtanlar arasındaydı.hele eski zamanlarda ne arkadaş grupları vardı.bugn bile çok yakın arkadaşım dediği adamlar birgün arayıp dışarı çağırmamışlardır onu.sanki istenmiodu.zaten o da istemiodu ama başka çözüm olmadığı için sisteme ayak uydurmalıydı.sistem onu çok pis s.kti...bunu kendi de biliyor...

düşünmekten kafasında saç kalmadı.hala tırnağını doğru düzgün kesemiyor...

13 Kasım 2009 Cuma

Rapor 2-Movies Pt.1

şimdi de geldik filmlere.tabii baştan söylemem lazım,buraya yazacağım çok fazla film vardı ama ben yazacağım filmleri listelemedim.şu an aklıma gelen filmleri yazıyorum.bu arada eğer-küçük ihtimal olsa da-okursa kendisine-yıldız teknik'ten sinema yazarı- o yazıları göndereceğim.onu yazıya boğacağım,söz!neyse lafı uzatmayalım ve film tavsiyelerine başlayalım.

The Year One
İçinde Jack Black varsa izlenir görüşü bu filmle de devam ediyor.filmin imdb notuna bakmayın,bence gayet hoş bir film olmuş.başrollerini jack black ve michael cera(juno'dan hatırlayın) paylaştığı ve yönetmenliğini harold ramis yaptığı bu komedi filmi insanlığın en ilkel zamanlarından başlıyor.kabilesinde bi işe yaramayan ve herkes tarafından hor görülen zed,bir gün kabilenin en safı olan oh ile yasak meyveyi yer.düşübceleri değişen ve felsefi yanını keşfeden zed kendini seçilmiş kişi olarak belirler ve kabileden ayrılır.dünyanın sonu olarak bildikleri uçurumun sadece bir tepe olduğunu anlayan ikili,dünya tarihinde önemli olay olarak tarihe geçmiş olaylara tanıklık ederler vs vs vs... çok uzun yazmayalım ama ben sadece şunu da beğendiğimi söylemek istiyorum.kesinlikle tarihin en güzel komedi serilerinden biri olarak gördüğüm arrested development dizisinin oyuncuları burada da karşımıza çıkıyor.gerçekten iyi bir seçim çünkü bu adamların mimikleri ve komedi anlayışları çok iyi.bu filme de çok iyi katkı yapmışlar.başroldeki cera'da arrested development oyuncusuydu.neyse film izlenebilir bir komedi ancak orjinal sesi ile izleyin çünkü akıllıca espriler var,kaçırabilirsiniz.

Hunger
uzun zamandır beni bu kadar etkileyen bir film olmadı.daha doğrusu şöyle söyleyeyim beni etkileyen film değil aktörün kendisi.yoksa beni en çok etkileyen film into the wild'dır.tek geçerim!başrol oyuncusu Michael Fassbender ve yönetmen koltuğunda steve mcqueen...IRA ile ilişkilendirilmiş bu filmde, Bobby Sands’in insanlık dışı muamelelere maruz kalışı sert bir dille ele alınıyor.tabii bu filmden zevk almak ve anlamak için 1980 ingilteresini bilmek lazım.çok sert bir dille o dönemi anlatıyor film.mahkumların battaniye ve yıkanmama eylemleriyle ilerleyen direnişleri, altı hafta süren açlık grevi ile doruğa çıkıyor. hayatı mücadele ile geçmiş Sands’ın kendi vücudunu yaşamının son savaş alanı olarak addedmesiyle yaşanan dramatik süreç muazzam bir etkileyicilikle gözler önüne seriliyor.kesinlikle micheal fassbender'e dünyadaki bütün en iyi erkek oyuncu ödülü verilmeli.role kendini kilitlemiş ve tamamen bobby sands'i yaşamış.şiddetle tavsiye edilir ama sıkılma potansiyeliniz de çok yüksek.

The Jacket
bu filmi uzun zamandır izlemek istiyordum ve izlenecek film listemde de vardı ama geçen gün arkadaşın laptopunu ödünç aldım ve bu filmi orada görünce hemen izleyeyim dedim.piyango oldu yani bi bakıma.neyse efendim filme dönelim artık.başrolde adrian brody ve keira knightley oynuo ki ben o kızı hiç sevmem.nedendir bilinmez bana kıl italyan erkekleri hatırlatıo?!film çok karışık ve çoğu kişinin büyük ihtimal ile saçma bulacağı bir film ama biz ne filmler izledik di mi adostlar?bu film bizi yıkar mı?zaten filmi izlerken sonu olmayacakmış gibi gelio ama bu filmin aynı tarzdaki filmlere karşı avantajı sonu olması.fakat sonu iyi bağlanamamış ve doğa üstü bi olay olarak kalmış.filmin çekimi ve senaryosu oldukça iyi.oyuncu kadrosu ve hikayenin derinliği zaten sizi hemen filmin içine alıyor.neyse efendim kısa kısa demiştik film özetlerine.izleyin,izletin...

Terminator Salvation
daha baştan söyleyeyim.olmamış yani gerçekten olmamış.aksiyon çok iyi,oyuncular zaten bomba(kıristiyan beyl var daha ne olsun lan) ama o eski terminator havası nerede?hani o bab-ı ali zamanlarında olan hep bizi takip eden terminatorlerin hiç bizi bırakmayışları ve bizim gerilmemiz.yönetmen koltuğunda McG(kim lan bu?) oturuyor ve başrollerde christian bale-sam worthington oynuyor.konusu da gidin sinemalar.com yada beyazperdeden okuyun,beni yazdırmayın burada.kısaca şunu söylemek istiyorum,çok iyi bir aksiyon filmi olmuş ama kötü bir terminatör filmi olmuş.

8 Kasım 2009 Pazar

Tırnağını Bile Doğru Düzgün Kesemeyen Adamın Maceraları-2


İçkiler bir bir giderken hala parasının aynı miktarda cebinde olduğunu düşünüyordu fakat elini bir attığında para olan cebin boş olduğunu hissetti.içi bir an acıdı ama sonra düzeldi.burada dostları ile olmak ve gerçekten geyik yapmak dünyanın en güzel şeylerinden biriydi.kız arkadaşının da yanında olmasını istedi fakat imkansızı istediğinin farkına çabucak vardı.

Gerçi imkansız die birşey yok tezini savunan bir kişilikti fakat bazı olaylarında başka cevabı olmadığını bilirdi.

Yavaş yavaş "ev"ine doğru dönerken güzel bir geceyi daha sonlandırdığını ama yakında yine böyle bir toplulukla bir arada olacağını düşündü fakat bundan 3 hafta sonraya kadar ne arayan vardı ne de çağıran.

"Ev"e vardığında soyunup,üstünü çıkardı.duştayken şarkılar mırıldanıyordu.çakırkeyif olduğunu 3 km bile anlayabilirdiniz.duştayken mırıldandığı şarkıyı dünya Roxette-The Look olarak biliyordu.bir an durdu ve aşağıya baktı.penisi ona çok küçük geldi birden.her zaman izlediği porno filmlerindeki adamların penislerini bir beyzbol sopası olarak gördü.kendisininkini de bir ayakkabı çekeceği...

"şu ana kadar bana yetti fakat ileride evleneceğim kadın iflah olmaz bir sex manyağı çıkarsa.gerçi o zaman dualarım kabul olmuş olur.hele bir de kadınlarla ilişkiye de açıksa...fakat ben bu kadını 1 ya da 2 kere tatmin ederim.peki daha sonra?bu işe bi çözüm getirmek lazım!".çok s.kim düşüncelere dalmıştı.zaten bu düşünceler eşliğinde 2 kere duş aldığının farkına bile varmadı.kafasının iyi olduğunu biliodu fakat kendini kendine kanıtlamaya çalışırcasına aklına hep ciddi meseleler getiriyordu.

Mesela kürt açılımı ya da asker-devlet çatışmasını.bunun sonunun bok yolu olduğunu biliyordu ama insanlar nasıl tepkisiz kalıyor die çok sinirleniodu.sanki kendisi çok faaliyet gösteriordu.kıçımın aktivisti!!! ben düşünüyorum,doğru düşünüyorum.bu bana yeter die düşünen zihniyetteydi kendisi...

Sabah güneşinin ışıkları,1 senedir temizlenmemiş perdelerin arasından yüzüne doğru süzülüyordu.pencerenin de hafif aralığından istifaden dışarının soğuğu ve sesi onu uyandırmaya yeterdi.dışarıdan insan sesleri geliyordu.plastik insan sesleri.bu insanlar susmaz mıydı hiç? ve o insanların müthiş buluşu arabalar.herşey mükemmel fakat çok ses çıkarıyorlardı.gerçekten de her zaman bu arabalar ne kadar büyük bir icattır die düşünürdü yada cep telefonlarının.oysa ki insan vücudunun tarihteki en büyük icat olduğunun fakat icat edenin kimliğinin bilinmeyişi...

neye uğradığını anlamadan uyandı.hemen yüzünü diğer tarafa döndü çünkü içkili kafanın sabahında gözünüze güneş ışığını direkt yemek çok bok bir durumdur.diğer tarafa döndüğünde çift kişilik yatağının diğer tarafının boş olduğunu gördü.elini boş yere götürdü ve boşluğu sanki bir maddeymiş gibi hissetti.hissettiğinin özlem olduğunu sonra anladı.sevgilisinin yanında olmasını birden herşeyden çok istedi ama o sadece onun için bir objeydi.sevgisini gösteriyordu ona fakat kendine?kandırmaktan başka birşey yapmıyordu.aslında onun istediği her zaman belliydi.o güzellik yada göğüs yada bacak falan istemiyodu.işi yoktu onlarla.o asi olanı istiyodu.alternative,yer yer rocker fakat cesur ve akıllı.sağlam duran fakat bir haberle bin parçaya ayrılan.maço aynı zamanda ince bir cam kadar hassas...

Eskiden one tree hill izlerdi.o diziyi 10 bölüm falan izlemiş olacaktı ki zaten hemen nefret etti diziden.ilk defa amerikada bir türk dizisi izlemiş gibi olduğunu söylerdi hep.istediği kızın orada Peyton Sawyer karakterini canlandıran Hilarie Burton gibi biri olduğunu düşünürdü.Hilarie'yi değil Peyton'ı istiyordu.öyle bir kız arkadaşım olsa 2.gün evlenme teklif eder,3.gün ona bakmaktan hiçbir işimi göremezdim.gerçekten hayallerini süsleyen kalıpta biriydi.aslında aklında eskilerden kalma kız arkadaşları ya da sadece kız olan arkadaşları vardı.onlardan bazılarıyla çok güzel şeyler olabilirdi.fakat yer yanlış,zaman yanlış...

Gerçi şimdiki sevgilisi de çok güzel.ona çok değer veriyor.gerçekten onu bir erkek gibi hissettiriordu.ona bir sorumluluk yüklüyordu.o da kızın yanındayken ona tam bir sevgili oluyordu.kızda genel olarak bir erkeğin istediği herşey vardı.güzellik,vücut...böyle bi kız bulduğuna şaşırıyordu fakay çıktığı hiçbir kız şu ana kadar çirkin değildi.kızlardan yana şansı iyiydi.ilişkiler konusunda kötü olabilirdi çünkü gerçekten bulmakta zorlanıordu.iri biriydi ve ilk etkileme önemliydi ama etkilediği zaman da etkiden kurtulmak zor oluyordu.o yüzden bulduğu kızlar kendi için çok iyiydi ama o çoğu zaman herşeyi mahvederdi.dışarıdan öyle gözükürdü en azından.fakat karşı tarafta birşey olmasa,onda hiçbişe olmazdı.bunu bilmiyorlar mıydı?...

4 Kasım 2009 Çarşamba

Rapor 2-Music Pt.2

raporumun 2 bölümüne hoşgeldiniz.şimdi bi önsöz yazmam lazım ama okumayacağınızı bildiğimden ötürü niye kendimi yorayım?okumayın lan bu yazıları!.........neyse 2 bölüm altta!

Dolores O'Riordan-No Baggage
Tanıyanlarınız bilir ama tanımayanlar bu ne idüğü belirsiz,ismini bile doğru dürüst okuyamadığım bu kadın kim diyebilir.bu idüğünün nerede olduğu,ne olduğu belirsiz kişilik,hepinizin 'zombie' şarkısıyla bildiği cranberries grubunun vokalisti olum!hatırlamadın mı lan?şu sarışın hatun işte.bu sarışın hatun 2. solo çalışması ile karşımızda.ilk önce 'Are You Listening?' albümü ile karşımıza çıkmıştı ve biz onu çok beğenmiştik.zaten inanılmaz bir güzelliğinin yanı sıra,tarzını hiç bozmadan aynı şekilde devam ettirmesi önemli bir olgu.ikinci albümü olan No Baggage aynı yoldan devam ediyor.dinledikçe güzelliği anlaşılan bir albüm NB.sonuçta dolores'in yaptığı işlerin kötü olması çok zor çünkü müzik için doğuştan bir yeteneği var ve bunu iyiye kullanacak tecrübesi-bilgisi de var.bu albüm şiddetle tavsiye edilir!en güzel şarkısı It's You.


The Wrestler Soundtrack
yok yok film değil,olum üste koskocaman soundtrack die yazmışız hayvan herif!!! daha ne oradan yorum yapıon yaprak! neyse çok sinirliyim ama kendime geldim...şimdi tamam bunun bi de filmi vardı anladım ama nie bana sanki sinema kritikçisinin bacanağı gibi bilmişlik yapıosun.bende biliyorum yönetmeninin darren aronofsky olduğunu,başrolde mickey rourke ve marisa tomei'nin oynadığını,en iyi erkek oyuncu ve en iyi yardımcı bayan oyuncu ödüllerinde oscar adayı olduğunu.peki sen bu filmin soundtrack albümünün çok sağlam bi albüm olduğunu biliyor muydun?2 şarkı dışında tamamen 80-90 heavy metal klasiklerinin olduğu bir soundtrack albümü.gerçekten çok kral bir albüm olmuş,şarkılar enfes.çok pis heavy metal damarım kabardı ulaaann!albümün en güzel şarkısı hepsi.

The Prodigy-Invaders Must Die
rock'n'coke'lardan nefret ederim demekle başlamayacağım çünkü etmiyorum ama giden kesime karşı bir sempati beslemiyorum.bana çok yapmacık bir kesim gibi gelio.bundan bikaç sene önce offspring geldiğinde en efsane seneydi.offspring-cure-apocalyptica-korn-duman-şebnem ferah...şaka mı yapıosn lan! ben offspring ile rock ve metal furyasına başladım(punk her zaman derindir) ve adamlar Türkiye'ye geldi ben gidemedim.çok üzülmüştüm.bu sene çok boktan bir bandlist vardı rock'n'coke'ta ama bir isim vardı ki millet gerçekten bir efsanenin Türkiye'ye geldiğini bilmiyordu.ne tarz dinlersem dinleyim,prodigy'i de dinlerim arkadaş.o konserde bir grubu izleyip çıkma gibi bir durum olsaydı ve sahne önünden izliyeceğim garanti edilseydi-arkadaş bulsaydım gider izlerdim.bu adamların kral oldukları bir gerçek! son albümleri IMD bu senenin en iyi albümlerinden biri olarak gösteriliyor.hit parçaları invaders must die ise gittiğim her rock barda fix çalınıyor.bende zil sesim yaptım.albümü irdelemeyeceğim sadece güzel olduğunu söyleyeyim.tavsiye edilir.albümün en iyi şarkısı ınvaders must die.

Heaven and Hell-The Devil You Know
yeeeeeaaaaaahhhhhh!!!!! Dio gibi girebildim mi yazıya?Ronnie James Dio,Vinny Appice,Tony Iommi ve Geezer Butler'dan oluşan bu müthiş grup bize tam bir heavy metal ziyafeti sunuyor.TDYK istediğiniz gazı verecek ve sizi gerçekten saracak.adamlar bütün yeteneklerini döktürmüş.dinleyin ulan!albümün en güzel şarkısı bible black.

2 Kasım 2009 Pazartesi

Rapor 2-Music Pt.1

eveeeet bilen bilir bendeniz olan ben(yani bendeniz ile alakam yok,kendimi vurgulamak için söylediğim bişe.aslında bendenize benzediğim söylenir ama...) zaman zaman izlediğim filmler,müzikler,oyunlar vs. şeyleri rapor eder ve sizlere sunarım.ilk önce uzun zamandır dinlediğim albümleri sizlere tanıtmak istiyorum.umarım beğenirsiniz,beğenmezseniz de ne haliniz varsa görün!

John Mayer-Continuum

Bu albümü dinlemeye başlamadan önce çok tereddütteydim çünkü bu adam çok popülerdi ve ben popüler insanlardan feyz almam(neden bende bilmiorum valla!).neyse efendim bi heves bir coşkuyla koyduk kendisini mp3'üme.ilk dinlediğim zamanlar çok bayık geliyordu.gerçekten böyle kendimi nirvana'ya ulaşmış hissediyordum.aydınlanmış bir kişilik gibi ama daha sonra olan oldu.milletin bu adamı neden sevdiği anlaşıldı.bu adam gerçekten rahatlatıyordu.uzun zamandır hasret kaldığım akustik anlayışı ve tek kelime ile mükemmel bir ses.Stop This Train en iyi şarkı.şiddetle tavsiye edilir.her tarzdan insan mutlak sevecektir.


Gazpacho-Tick Tock

İşte geldiğim bu aralar dinlemekten sıkılmadığım albüme.gazpacho'yu pek kimse bilmez.bende bilmezdim.bundan bi iki sene önce bizim muhsin'in bana önerdiği bir grup.gerçekten müzikleri çok kaliteli.özellikle bu albüm çok sağlam.müzikalite,sözler,prog özellikleri...şapka çıkartılacak bir albüm olmuş.böyle alternative/prog gruplar bulmak zor.Dredg ve Porcupine Tree'de aynen bu şekil.tam olmasa da böyleler.ben ayrıca gazpacho'nun albüm kapaklarına/album art'larına değinmek istiom.aaazına sçtııımın herifleri çok gzl albüm kapağı yapıo.gojira da öyle.Tick Tock Pt.3 albümün en güzel şarkısı bence.dinlemezseniz büyük hata edersiniz!


Riverside-Anno Domini High Definition

Bi hafta boyunca bu albümü dinledim.bağımlılık yaptı,size de yapar! neyse efendim riverside-anno domini high definition sağlam albüm,sağlam albüm,sağlam albüm! out of myself ve second life syndrome albümleri ile kapımızı aşındıran prog rock/prog metal grubu riverside,yine istikrarını sürdürdü ve bize inanılmaz bir müzik keyfi yaşattı.zaten anasını satiim sert müzik yapıp,brutal vokal olmayan ama aynı zamanda prog olacak bir grup bulmak çoook zor! bulunca da bırakmak istemior insan.yaw ciddi ciddi bu albümü 1 hafta sabah akşam dinledim.şarkıları sindirdim ama albüm sonuna kadar hakediyor.belki en iyi 3 albüme girer bu raporda! alın dinleyin lan işte!!


Fiona Apple-Extraordinary Machine

sıra geldi tam bir hayal kırıklığı olan albüme.bi ara kadın vokallere taktım ve cat power,sia ve dolores'in gazıya ahanda bu kadını buldum.belki de hayatınızda görüp görebileceğiniz en güzel ve en karizma kız olabilir.benim hayallerime kazındı bile.sesi de çok iyi olabilir ama şarkılar çok boş.en azından bu albüm için söyleyebilirim.62 GB dinlemem gereken müzik varken(evet yanlış duymadınız! eğer elazığda eve çıksaydım bu ve film arşivimdeki yük gittikçe azalabilirdi...) ben bu albümle vakit geçirdiğime gerçekten yanıorum ama yapacak bişe yok dinledik bi kere.tarzı alternative,bunu geçmeyelim.albümde tek beğendiğim ama harbiden beğendiğim şarkı Tymps (The Sick in the Head Song).fakat size şöyle bir şey söyleyeyim,burada açıkladığım veya açıklayacağım albümler kadar vakit ayırmadım bu albüme.belki çok güzel bi albümdür,ben anlamamışımdır.bi ara bi daha dinleyeceğim.